NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
ابْنُ
الْمُثَنَّى
حَدَّثَنَا
أَبُو
دَاوُدَ
حَدَّثَنَا
أَبَانُ بْنُ
يَزِيدَ عَنْ
قَتَادَةَ
عَنْ أَبِي
سَعِيدٍ مِنْ
أَزْدِ
شَنُوءَةَ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
قَالَ
أَوْصَانِي
خَلِيلِي
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
بِثَلَاثٍ
لَا أَدَعُهُنَّ
فِي سَفَرٍ
وَلَا حَضَرٍ
رَكْعَتَيْ
الضُّحَى
وَصَوْمِ
ثَلَاثَةِ
أَيَّامٍ
مِنْ الشَّهْرِ
وَأَنْ لَا
أَنَامَ
إِلَّا عَلَى
وِتْرٍ
Ebû Hureyre (r.a.)'den;
demiştir ki:
Dostum (s.a.v.) bana üç
şey vasiyet etti: Onları seferde de hazarda da asla terk etmem! Bunlar, iki
rekat kuşluk namazı, her ay üç gün oruç tutmak ve vitri kılmadan uyumamaktır.
İzah:
Buhârî, teheccüd; savm;
musâfirin; Müslim, müsafirin; Nesâî, siyam, kıyâmü'l-leyl; Dârimî, salat, sâvm;
Ahmed b. Hanbel, II, 258, 260, 271, 277, 329, 347, 402.
Halil dost demektir.
Dostun muhabbeti kalbe girdiği (hulul ettiği) için böyle denilmiştir.
Ebû Hureyre (r.a.) bu
sözü ile mutlak sohbet ve sevgiyi kast etmiştir. Bir kimsenin başkasına
"halîlim" (dostum) diyebilmesi ,için mutlaka bu sevginin iki taraflı
olması gerekmez. Dolayisıyle bu hadis, "Eğer rabbimden başka dost
edinseydim, Ebu Bekir'i edinirdim" mealindeki hadise muhalif değildir.
Ebû Hüreyre (r.a.)
Resulüllah'ın kendisine vasiyyet ettiği bu üç şeyi hazarda ve seferde ihmâl
etmediğini söylemiştir. "Hazarda ve seferde" sözünün yerine,
Buhârî'deki rivayette "ölünceye kadar", Müslim'in Ebu'd-Derdâ'dan
rivayetinde ise, "yaşadığım müddetçe", NesâTde de: "İnşallah
ebediyyen" sözleriyle yer almaktadır.
Hz. Peygamberin tavsiye
ettiği üç şeyden birincisi iki rekatlik kuşluk namazıdır. Bu namazın iki
rekatle kayıtlanması ya en azına işaret etmek içindir, ya da maksat, mutlak mânâda
kuşluk namazıdır. Çünkü kuşluk namazının daha fazla rekatle meşru olduğu daha
önce geçmişti. Buhârî'nin rivayetinin mutlak mânâda "kuşluk namazı"
şeklinde olması da buna delildir.
Efendimizin Ebu Hureyre
(r.a.)'e her ay tutmasını tavsiye ettiği üç gün orucun "eyyâm-ı bîyz"
denilen her ayın on üç, on dört ve on beşinci günlerinde olması muhtemeldir.
Ayrıca güne işaret edilmeden mutlak mânâda "üç gün" başında,
ortasında ve sonunda birer gün, her on günün başında bir gün olarak üç gün olma
ihtimâli vardır.
Hz. Peygamber
(s.a.v.)'ın bu orucu tavsiye etmesindeki hikmet, nefsi oruca alıştırmaktır.
Bunun üç günle tahdidi de ayın tamamında oruç tutmuş gibi sevab elde etmek
içindir. Çünkü Cenab-ı Allah'ın bir haseneye en az on misli sevab ile mukabele
edeceği bilinmektedir.
Resul-i Ekrem'in Ebu
Hüreyre (r.a.)'e, vitri "uyumadan önce" kılmasını tavsiye etmesi,
onun, gecenin sonunda uyanamayacağını bildiğinden dolayı olsa gerektir. İbn Hacer'in
beyânına göre Ebû Hureyre (r.a.) akşamları geç vakte kadar, öğrendiği hadisleri
unutmamak için tekrarlamakla vakit geçirir, bu yüzden de geç yatardı. Onun
için yattıktan sonra gece yarısından sonra uyanıp da vitri kılamama ihtimali
vardı. Bu yüzden Efendimiz (s.a.v.)'in tavsiyesi sadece ona mahsustur.
Dolayısıyla bu hadis, bundan sonraki bâbda gelecek olan ve vitri gecenin
nihayetine te'hir etmenin efdâl olduğunu bildiren hadislere muhalif değildir.
Fahr-i Kâinât'ın
tavsiyelerinin sadece namaz ve oruca münhasır olması onların bedenî ibâdetlerin
en şereflileri olduğu içindir. Namazlar içerisinde vitir ve kuşluk namazlarını
seçmesi, vitrin bazı âlimlere göre vâcib, ulemânın cumhuruna göre de
sünnetlerin en kuvvetlisi olduğu içindir. Kuşluk namazının da insanın
mafsalları için istenilen günlük sadakaya kâfi gelmesi yönündendir.